Hafıza Yazısı: 22 (Hasan AKIN- Kasap Hasan Usta)
Yıllardır Malatya’da ailecek kasap olarak çalışmaktayız. Yakın geçmişte istişare ederek bağımsız bir kasap dükkânı açtım. Kendi işimi kurdum. Tabelamı yazdırdım: KASAP HASAN USTA
Çok şükür işim iyiydi. Komşularımızla ilişkilerimiz çok iyiydi. Akpınar şehrin merkezi gibidir. Şehir istediği kadar büyüsün, gelişsin bence her zaman şehrin merkezi Akpınar’dı. Herkes yoğun çalışır. Herkes işinde gücündedir. Ne var ki depremle yerle bir oldu. Birinci deprem, derken öğlen vakti daha çok hasar veren ikinci deprem ve Yeşilyurt’ta olan üçüncü deprem… Güzelim şehir harabeye döndü.
İlk deprem 4:17 de oldu. Çocuklarla evden dışarı çıkıp bir süre karasız dolaştıktan sonra Akpınar’daki işyerim olan dükkânı görmeye gittik. Malatya Akpınar semti çok zarar görmüştü. İşyerimin sağında solunda yıkım olmuştu. İşyeri komşularımız enkaz altındaydı. Onların kurtarılması çalışmalarına eşlik ettik.
İnsanın işyeri hasar alınca ve depremin daha ne zamana kadar süreceği belli olmayınca kararsızlık içinde ,çaresizce bekleyip duruyorsunuz. Bir çadır bulmak, yetkililerden bir çadır alabilmek çok zor oldu.
Sonunda biz de Malatya’da bir çadır kurabildik. Takriben 1 hafta kaldıktan sonra İstanbul'a gittik. Akrabalarımızda kaldık. İl dışında olduğumuz 15 gün boyunca aklımız evimiz ve iş yerimizdeydi . Daha sonra Malatya'ya dönmeye karar verdik. Pazar akşamı yola çıktık pazartesi sabah 10-11 gibi ağır hasarlı iş yerimize geldik. Ortalık sakinleşmişti. İnsanlar işyerlerinden eşyalarını çıkarmaya çalışıyorlardı. Cesaret gelmişti. Biz de işyerimizdeki malzemelerimizi çıkarmaya başladık. 1-1.5 saat geçmişti ki ben içerdeyken sonradan Yeşilyurt merkezli olduğunu öğrendiğim 5.7 büyüklüğündeki depreme yakalandım. Koşarak kendimi dışarı attığımı zannediyordum. Meğer gövdemin yarısı dışarıdayken bina çökmüştü. Diğer yarım enkazda sıkışmıştı. Hareket edemiyordum. Bir süre baygınlık geçirmiş olmalıyım ki kendime geldiğimde insanlar beni çıkarmaya çalışıyorlardı. Enkazda kaldığımı görmek tuhaf bir şey. Acılar içindeydim. Abim ve dayımın oğlu hemen yardıma yetiştiler . Çaresiz ve çok üzgünlerdi. “Hiç panik yapma seni çıkaracağız” dediler. O zor anlarda psikolojik destek çok önemli. İnsana sabrın geldiğini hissediyorsun. Sağ olsunlar gerekli psikolojik desteği bana sağladılar beni en güzel şekilde sakinleştirdiler.
Yarım saatten fazla bir süre sonra özel harekât polisleri beni çıkardılar. O sırada oğlum Emre (15) büyük bir şok içindeydi. Beni Elazığ Fırat Üniversitesi’ne kaldırdılar. Bir gün sonra ameliyata alındım. 3 gün hastanede kaldıktan sonra ambulans ile Malatya'ya sevk ettiler. Bacağıma platin takılmıştı. Malatya'da öğrenci yurtta 45 gün kaldıktan sonra evime geçtim. Her geçen gün boyunca biraz daha iyileşmeye doğru gidiyorum. Bu süreç boyunca tedavimde bana destek veren tüm sağlık çalışanlarına teşekkür ederim. Şu an tekrardan hayata tutunup mücadeleme, kaldığım konteyner dükkânda devam ediyorum. Allah bir daha böyle bir felaketi yaşatmasın , çok zor günlerdi.
Zaman geçiyor. O deprem anının psikolojisini hala atlatmış değilim. Herhangi bir enkaza rastlamak, yıkılmış bir binanın yanından geçmek veya sağlam görünen bir binanın altından geçerken o anlar aklıma geliyor. Dur durak bilmeyen depremler sürekli o anları bana anımsatıyor. Umarım en kısa sürede bu psikolojiyi atlatırız. Yeniden güzel günlere döneriz inşallah. Herkese ve kendi nefsime diyorum ki çok babalarsak, çok emek verirsek şehrimize yeniden kavuşabiliriz. Belki Akpınar yine o yoğun günlerine kavuşur. Belki sokaklarımız cıvıl cıvıl olur. Neden olmasın ki…