Prof. Dr. Mesut PARLAK
Sözcü Gazetesi / 9 Şubat 2024
Adım, Züleyha.
Boluluyum fakir bir ailenin kızı olarak zor şartlarda okudum öğretmen oldum.
İlk tayinim Malatya Pütürge’ye çıktı. Üç yıl dağ köyünde görev yaptım.
Beni hayatımda görmediğim ve göremeyeceğim ilgi, alaka ve şefkatle bağırlarına bastılar.
Okulun küçük bir tek odalı lojmanına yerleştim ama bir gün bile orada yatmadım. Köyün merhamet meleği İmmihan Teyze ve yaşlı kocası Derviş Amca “Bizde kalacaksın, seni asla yalnız bırakmayız” dediler. Evlatları oldum. Evin kızı oldum. Bildiğiniz bir evin kızı nasılsa aynen ben de öyleydim. Yedirdiler, içirdiler, hastalandılar, ağladılar, güldüler…
Bunların hepsini beraber yaşadık. Onlar yarım Türkçe ile bana ana baba oldular. Ben de yarım Kürtçe ile onlara sırdaş oldum yoldaş oldum...
Üç yılın sonunda tayinim memleketime Bolu’ya çıktı. Ayrılığımız ağıtlarla, gözyaşlarıyla oldu. Bolu’ya yuva kurdum.
evlendim. İmmihan Anama davetiye gönderdim. Davetiyeye çeyrek altını bantlamış bana gönderdi. Ailem şok oldu. “Bu nasıl vefa? Bizim buralarda pek görmediğimiz şey” dediler. Çok ama çok duygulandım.
Bir zaman sonra oğluma hamile kaldım. İmmihan Ana’ya telefon açtım söyledim. Havalara uçtu zılgıt çekti. “Torunum olacak” dedi. “Söz ver torunumun 40’ı çıkar çıkmaz Pütürge’ye geleceksin, tamam mı?” dedi ‘Söz’ dedim.
Bir gün aradım ‘Kızım yanımda, rahatsızım sesim çıkmıyor. Ben kızıma söyleyeceğim, o da sana mesaj atacak’ dedi. Tamam dedim. Hamileliğim süresince yazdım. Çok iyiyim. Biraz rahatsızım ama önemli bir şeyim yok. Sürekli yazdım hep güzel cevaplar aldım.
Oğlum doğdu. 20 günlük oldu.
Adını Bolulu babam Ahmet ile Pütürgeli Derviş Babamın adı olan Ahmet Derviş koydum…
Bu kez görüntülü arayayım İmmihan Ninesine torununu göstereyim dedim.
Görüntüde genç bir kadın. ‘İmmihan Ana’ dedim. ‘Kaybettik’ dedi. Yıkıldım. "Nasıl, ne zaman?" dedim. "4 ay oldu" dedi. "Ben aylardır kiminle yazıştım peki?" dedim.
Kızı şu cevabı verdi: “Anam Züleyha hamile, hastalığımı, perişan olduğumu sakin söylemeyin. Üzülür hamileliğine çocuğuna zarar gelir. Ben yazıyormuşum gibi yapın. Ölürsem de doğum yapana kadar gizleyin. Bir gün buraya gelirse mezarımın taşına tebeşirle ben geldim yazsın yeter” dedi.
Ya Rabbim! Bu nasıl bir metanet, bu nasıl bir şefkat, bu nasıl bir azamet!
Pütürge’nin kızı olmuş Züleyha öğretmen bu Dar-ul Rıfat olan topraklar senin memleketin.
Acılar, zorluklar, gurbet yolları beklemiş anaların ayak izleriyle doludur Pütürge..
Bu insanlar, dil, din, etnik köken, Türk, Kürt ayırmadan yüreklerde iz bıraktılar...
Gönülde söz, Ardından köz bırakırlar….
İşte böyle bir yaşam hikayesi dostlar. (Alıntı)