Geçmişten Günümüze Kalan Anılar -3

Geçmişten Günümüze Kalan Anılar -3
A- A+

“ Battalgazi ilçesi Orduzu Mahallesi yakınlarındaki Arslantepe yörenin ilk yerleşim alanıdır. Arslantepe yerleşiminin çevresindeki evlerden birinde yoksul bir anne ve kızı birlikte yaşamaktadır. Aile geçimini birkaç koyun ve kuzusunu besleyerek onların sütünden, yoğurdundan, yününden sağlamaktadır. Koyunlara çobanlık eden genç kızın güzelliği dillere destandr. Arslantepe'de yaşayan her gencin gönlünde bu genç kızla evlenmek vardır. Kızı istemeye gelenlerin biri gelir biri gider ancak anne kızını biriyle evlendirince yalnız kalmaktan korkmaktadır.

Bir gün annesi kızından yakındaki pınardan su getirmesini ister. Genç kız testiyi alıp pınara gider. Pınarın başında mahallenin diğer kızları da su almak için beklemektedir. Sıra genç kıza gelince suyu doldururken bir erkek sesi duyulur: "Kızlar yolcuya verilecek bir tas suyunuz var mı?"

Genç kız elindeki tası suyla doldurup, "Buyur suyunu yolcu." diyerek uzatır. Su tasını alırken genç kızla göz göze gelen delikanlı kızın güzelliğine hayran kalır. Suyu içtikten sonra genç kıza, "Kimsin. kimlerdensin?" diye sorar, "Arslantepe'de yaşayan garip bir ananın kızıyım, cevabını alır.

Delikanlı, Değirmentepe'deki evine dönünce ailesine Arslantepe'de gördüğü bu kızı kendisine istemelerini söyler. Bu genç Değirmentepe Kralı'nın oğludur. Babası ne kadar ısrar etse de oğlunu bu sevdadan vazgeçiremez. Sonunda genç delikanlı babasını razı eder. Değirmentepe'den seçkin bir heyet Arslantepe'ye gelip kızı isterler. Kızı istemeye gelenler yoksul ananın şaşkınlığı içerisinde evet cevabını alırlar.

Aslında ananın kızını uzaklara vermeye gönlü yoktur fakat bir kez söz ağzından çıkmıştır. Kızı istemeye gelenler Değirmentepe'ye döner. Düğün hazırlıklarına başlarlar.

Arslantepe'de bu haber duyulunca yöneticiler kurulacak akrabalıktan dolayı mutlu olurlar. Kız evinde de düğün hazırlıkları başlar Düğün günü gelip çatar. Gelin alayı Arslantepe eteklerine gelir. Gelini ata bindirip dönerler. Gelin alayı, Gelincik Kayaları önüne gelince yavaşlar. Gelin yakınındakilere bir şeyler söyler. Alaydakilerin meraklı bakışları arasında iki atlı Arslantepe'ye doğru hızla uzaklaşır. Gelin anasının evinde oklavasını unutmuştur. Onu getirmeye giderler. Atlılar gelinin üzgün anasına varırlar. Durumu anlatıp oklavayı isterler. Ana oklavayı gelenlere teslim eder, eder ama içinden bu kadar zengin bir eve gelin olan kızına bu basit isteğinden dolayı beddua etmekten gen duramaz. ‘ Gelinlik tacınla, elbisenle, atınla, askerinle, alayınla tas kesilesin’ der. Acılı ananın bedduası kabul olur. Atlıları bekleyen düğün alayı o anda insanlarıyla, atıyla, eşyasıyla taş kesilir.

Halk uzaktan düğün alayını andıran bu kayalıklara ‘Gelin Kayası ‘o yöreye de ‘Gelincik Tepesi’ adını vermiştir. Günümüzde de bu kayalıklar ziyaret edilebilmektedir.”

(ALINTI)

Kubbedagi.com'da yayınlanan haberler kendi haber merkezi veya haber paylaşımı yaptığı müstakil diğer haber sitelerinin haberleridir. Bu nedenle Pütürge-Doğanyol Eğitim Vakfı kaynaklı haberlerin dışında diğer haberlerin alınıp başka sitelerde yayınlanmasına kesinlikle izin yoktur.

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.
Çok okunanlar