Malatya Kent Konseyi Genel Sekreterliği tarafından Ülkemizde yaşanan ve birçok ilimizi etkileyen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından bir basın toplantısı düzenlendi. Malatya Kent Konseyi’nde düzenlenen toplantıya Malatya Kent Konseyi Genel Sekreteri Av. Abdulkadir Artan ve Malatya Kent Konseyi Afet Araştırmaları Çalışma Grubu Temsilcisi İnönü Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Başkanı Prof. Dr. Zeki Boyraz katıldı.
Kent Konseyi Genel sekreteri Avukat-Tarihçi Abdulkadir Artan “Malatya ve civar illerde yaşanan depremden dolayı ülke olarak büyük bir hüzün yaşıyoruz; ülkemiz şimdiye kadar çok büyük depremlerle karşılaştı, çok büyük sıkıntılar yaşadı ama her defasında devlet ve millet kaynaşması ile bu devasa yıkımların üstesinden geldik” dedi. Artan “Bugün de yaşanan asrın felaketinden de bu birlik ve beraberlik sayesinde çıkacağımıza inanıyorum. Malatya Kent Konseyi olarak deprem sonrasında sosyal, kültürel, ekonomik, çevresel ve toplumsal bazda yapılacak olan planlamalarda rol almak aynı zamanda öneriler sunmak üzere bugün bu basın toplantısını yaptık. Bundan sonra da kentimizin genelini ilgilendiren konular hakkında da oluşturduğumuz çalışma gruplarımız ve meclislerimiz aracılığı ile katkı sağlamaya devam edeceğiz” dedi.
İnönü Üniversitesi öncülüğünde diğer Üniversiteler ile birlikte özellikle Sivrice-Pütürge seğmendi üzerinde birçok araştırma yaptıklarını ve bunları kitap haline getirdiklerini ifade eden Prof. Dr. Zeki Boyraz Doğu Anadolu Fay Hattı (DAF) hakkında kısa bilgiler verdi.
Boyraz, “DAF Mozambik kanalından başlayan ve yaklaşık 2500 km uzunluğunda bir fay hattı. Bu fay Kızıldeniz ve Suriye üzerinden İskenderun körfezine geçer İskenderun’dan Hatay, Maraş çöküntü hendeğine geçer, çöküntü hendeği kavramını kullanıyoruz biz yer bilimciler çöküntü alanı derken, çevresine göre fay kırıkları ile çökmüş bir alandan söz ediyoruz. Bu deprem Maraş Hatay çöküntü hendeği üzerinde oldu yıkıcı etkisini orada gösterdi. Bu fay zonu Malatya’nın güneyinden geçerek Elazığ’a, Elazığ’dan Bingöl’e, Bingöl Karlıova’dan da Kuzey Anadolu Fay Zonu ile makaslanıyor” dedi.
Malatya Deprem Gerçeği İle Yaşamak Zorunda
Malatya’da tarih boyunca birçok şiddetli depremin yaşandığını söyleyen Boyraz, “Malatya bölgesi bir çöküntü ovası olduğundan dolayı şehrimizde depremlerin yaşanması kaçınılmaz bir gerçek. Peki, bizler bu gerçekle ile beraber neler yapmalıyız? Öncelikle nereden nasıl bir fay geçiyor tartışmalarını bir kenara bırakıp, Malatya nüfusunun %90’ının yaşadığı Malatya Ovası’nda halkımızın yaşanacak bir depremden en az şekilde nasıl etkilenir. Nasıl daha az can kaybı yaşanır veya hiç yaşanmazın üstünde durmamız lazım. Şehrimizi ve şehrimizin ekonomisi olan sanayimizi nasıl daha aktif hale getirmeli bunun önemine değinmemiz lazım” dedi.
Malatya Şehri Yeniden Ruhuna Uygun İnşa Edilmelidir
Tarım alanlarının inşaat alanlarına çevrilmesi sonucu depremin yıkıcı gücünün artığını ve ilimizde bunun en güzel örneği olan iki bölgemizde yani Fahri Kayahan ve Bostanbaşı bölgelerinde yıkımın daha fazla olduğunu vurgulayan Boyraz, “Taşınmış, yani alüvyon alanlarda yapılaşma yapılmamalıdır. Yapılaşma daha çok zemin etüdü sonucunda en sağlıklı bölgelerde yapılmalıdır. Bu çalışmalar sadece şehir merkezlerimizde değil kırsal alanlardan da yapılmalı ve özellikle köylerimizde konut iyileştirmeleri ve yenilenmeleri yapılmalıdır. Malatya Şehri yeniden ruhuna uygun inşa edilmelidir. Hata yapma şansımız yoktur. Acilen bina stoku risk analizleri yapılmalı eski yıpranmış yorulmuş binalar ayırt edilmeden yıkılarak dönüştürülmelidir. Şehir merkezindeki yaşlı binalar ayakta kalsa bile yenileme ve canlandırma kapsamında kentsel dönüşüme sokulmalıdır. Konut stoku risk analizleri yapılmalı her konuta kimlik numarası verilerek konutun zemin, statik ve inşaat özellikleri girilerek kayıt altına alınmalıdır.” dedi.
Şehir Merkezi Taşınmadan Mevcut Yerinde Kurulmalıdır
Boyraz, “Malatya şehri merkezcilik kavramına karşılık gelen merkezi yer olarak insanların hafızalarına kazınan, kültürel bağlılığı olan, Malatya da doğmuş her hemşerimizin anıları hatıralarının bulunduğu Yeni Cami Meydanı, Kapalı Çarşı, Mısır Çarşısı, Kışla Caddesi Kanalboyu, Kernek Parkı çevresi kısacası Şehrin merkezi yeri gerekirse dönüştürülmeli güçlendirilmeli ve taşınmadan yerinde korunmalıdır. Bakırcılar Çarşısı ve Şire Pazarı gibi alanlar yeniden yapılmalı ve aynı yerinde fonksiyonlarını sürdürmelidir. Tarihi Valilik Binası gibi sembol mekânlar korunmalıdır. Şehirlerin kimlikleri ve ruhları vardır bu ruhlarını yıkarak taşıyarak yok etmeden tadilat yapıp afetlere karşı dayanıklı projeler üretmeliyiz. Gereksiz yapılar eski yıpranmış özelliği olmayan binalar elbette yıkılabilir. Malatya’mız inşallah en kısa sürede eski nüfus gücüne sahip olacak bölgede ekonomik Sosyal, Kültürel ve Ekonomik olarak öncü şehir olmaya devam edecektir.
Sanayi Üretim Zincirinin Devam Ettirilmesi Önemli
Boyraz; “Ayrıca sanayi üretim zincirinin devam ettirilmesi kentin ekonomisi anlamında çok önemlidir. Teknik işgücü kaybının önlenmesi adına çalışmalar yapılmalıdır. Malatya’dan tayin ve nakille gitmek isteyen devlet memurları, öğretmenler, sağlık çalışanları ve öğretim elemanlarının yer değiştirmesine önemli sınırlandırma getirilmesi şehrimizin normalleşmesini hızlandıracak ve kan kaybını azaltacaktır” dedi.
Yeni Yerleşim Alanları Nereler Olmalı
Boyraz, “Bizler şehrimizin yeni inşası ve yapılanmasına katkı sağlamak amacıyla bir araya gelerek yer önerilerinde bulunduk. Yerleşim alanları İkizler Köyü güneyi güney batısı-Malatya Doğanşehir yolunun güneyi, Şoför okulu askeri alanları kuzeye doğru arazileri - Bulgurlu köyü kuzey doğusu- Kanal boyu güney doğusu - Beydağı yamaçları yerleşim yeri anlamında uygun zemine karşılık gelmektedir. Yeni yerleşim alanları oluşturulurken önerdiğimiz sağlam zeminlerde 3-4 kat depremlere dayanıklı binaların yapılması elzemdir. Malatya şehri ve yakın çevresi Fay kırıkları ile çevrili bir çöküntü ovasındadır. Tarihi dönemlerde hep deprem afetine maruz kalan ilimiz ve çevresi ekonomik faaliyetler ve nüfusun yoğun olduğu alana karşılık gelmektedir. Önümüzdeki yüzyıllarda yine depremler olacağı şimdiden planlanmalı ve önlem alınmalıdır. Yeni imara açılacak alanların zemin etütleri ciddi yapılmalıdır. Bina inşaat katları ve denetimleri taviz verilmeden uygulanmasını öneriyoruz” dedi.
Vatandaşlara Deprem Afet Eğitimleri Verilmeli
Vatandaşlarımıza ve özellikle çocuklara deprem ve afet eğitimlerinin verilmesinin önemine değinen Boyraz, müfredata afet ile ilgili bir ders konulmalı ve çocuklarımıza afet durumlarında neler yapılması gerektiği bilinci aktarılmalı. Çünkü deprem nüfus yoğunluğunun en fazla olduğu alanlarda meydana geldi ve yaklaşık 14-15 milyon insanı etkiledi. Toplum olarak bu bilince oldukça ihtiyacımız var” dedi.
Deprem sonrası alınacak olan tedbirler hakkında da bilgiler veren Boyraz, “Çok şiddetli iki büyük deprem ve binlerce artçı sarsıntı yaşayan yapılara teknik elamanlar tarafından incelenme ve raporlama yapılmadan vatandaşlarımız binalara kesinlikle girilmemelidir. Büyük depremler sonunda binlerce küçük ve orta şiddete artçılar bir yıl yaşanabilmektedir. Ayrıca artçıların binalarda yıkıma neden olacağı unutulmamalıdır. Can kayıplarının artmaması için binalardan ve yapılardan uzak durulması önemlidir. Eşya almak, eksik gidermek veya konutu merak ederek sakın evlerinize girmeyiniz. Merdivenler ve merdiven boşlukları riskli alanlardır. Asansörlere kesinlikle binilmemelidir.
Çatılarda meydana gelen tahribatlar fazlaca görülmektedir. Bina kenarlarında dolaşmak ve araç bulundurmak ayrıca sakıncalıdır. Binlerce oluşabilen ve aylarca süren artçılar sonucu çatıdan kiremit ve kalas düşmeleri can kaybına neden olabilir.
Depremler ve artçı sarsıntılar yamaçlardan kütle hareketlerine neden olmaktadır. Özellikle vadilerde ve yamaçlarda kurulan yerleşmelerde heyelan ve kaya düşmeleri olabilir. Vatandaşlarımız riskli alanlardan uzak olmaya gayret etsinler. Kırsal alanlarda özellikle ulaşım hatlarında ve köprü ve menfez geçişlerinin kontrollerini yaparak kullansınlar. Kırsal alanlarda eski yapılar kerpiç taş malzeme ile yapılan yapılar hasarlı olabilir. Deprem sonrası yeraltı suları ve altyapı sorunlarından dolayı kaynak suları, şebeke suları içme suyu olarak kullanılmaması önemlidir aksi durumda salgına neden olabilir. Yine binalarda gaz kaçağı su baskınları olabileceği dikkate alınmalıdır. Araç içlerinde geceyi geçiren vatandaşlarımız kapalı alanlardan uzak uygun yerlerde olmalıdır” dedi.