Resul Efendi (Aksoy)
Doğum Yeri: Malatya, Pütürge, Gündüz Mahallesi
Doğum Tarihi: 01.07.1873
Ölüm Tarihi: 08.11.1941
Ölüm Yeri: Malatya, Pütürge
Baba Adı: Hüseyin
Anne Adı: Gülsüm
Resul Efendi 1873 yılında Malatya’nın Pütürge ilçesinde dünyaya geldi. Doğum yılı itibariyle Pütürge’nin adı Şiro’dur. Babası Babik Aşireti eşrafından Avcı Hüseyin’dir. Resul Efendi güçlü ve sağlam bir vücuda sahip bir şekilde dünyaya geldi. Güçlü fiziksel özelliklere sahip olmasından dolayı gelecek yaşamında bu yönde bir istikamette hayatı şekillenmiştir. Babik Aşireti Avcı Hüseyin (babası) dönemin Kürt ve Türkmen aşiretlerinin Ermenilere karşılık organize edilmesi dolayısıyla oğlunu diğer aşiret çocuklarıyla birlikte İstanbul’a gönderdi. Resul Efendi burada süvari mektebinde tahsil görmeye başladı. Bu okuldan Mülazım (Üstteğmen) olarak mezun oldu.
Geçmişe adını Yıldız Suikastı olarak geçiren 21 Temmuz 1905 tarihli hadisede Resul Efendi hafif süvari birliğine bağlı olarak görev yapmaktaydı. Yıldız Suikastı hadisesinin tertip edilmesindeki gerekçe Ermeni Devrimci Federasyonu fanatiklerinin Padişah’ı yok ederek bölgede -sözde- üniter bir ermeni devleti kurmak için adımları hızlandırmaktı. Bu sebeple de Padişah’ın varlığı en büyük engeldi. Sultan’ın atlı arabasının Camii önünde duracağı yola yerleştirilen 120 kg’lık patlayıcıyı patlatmak için II. Abdülhamid’in tüm yönleriyle dakikalık ve saniyelik hesaplarını kaydettiler. Bombayı, Padişah’ın Cuma selamlığından döndüğü sırada patlatacaklardı. Sultan ise teröristlerin planladığı saat ve tarihte Yıldız Hamidiye Camii’ne yola koyuldu. Suikastı düzenlemek için harekete geçmeyi bekleyenler Sultan’ın Camii ile atlı arabası arasındaki yolu kaç dakika ve saniyede tamamladığını dahi hesaplamışlardı. 1 dakika 42 saniye olarak kaydetmişlerdi. Padişah Cuma namazını kılmak üzere Hamidiye Camii’ne girdiğinde ve namazını tamamladığında tam çıkacağı sırada Şeyhülislam Cemaleddin Efendi’nin, Sultan’a seslenerek bir sorusu olduğunu söyledi. Böylelikle Padişah’ın arabasına gecikmesiyle yapılan planlar suya düştü. Ancak bomba patlayarak can kayıplarına sebebiyet verdi. Halife ölmemişti ancak Halife’yi seven 26 kişi ölmüştü. 58 kişi ise olay yerinde yaralanmıştı. Bu suikastın düzenlenmesinde yapılan tahkikatlar sonucu 40 kişinin olay ile olan doğrudan ve dolaylı dahli tespit edildi. 16 kişi yakalanarak tutuklandı ve Belçika doğumlu Edward Joris’in suikastın mimarı olduğu tespit edildi.
Yakalandığı anda tutuklandı. Edward’ın 2 yıl hapis sonrası İstanbul’u terk etti.
Sultan II. Abdülhamid’in Camii içerisindeyken yakınında bulunan Hafif Süvari Resul Efendi ise bu olay sonrasında gösterdiği cesaret ve sadakat sonrası mükafatlandırılan isimdir. Hafif Süvari görevinden Saray görevine kabul edilir. Sultan II. Abdülhamid için evhamlı olduğu söylense de esasında onun aldığı tedbirler devlet ömrünün az da olsa uzun kalabilmesine olumlu yönden sebebiyet vermiştir. Dolayısıyla bu tedbirlerin başında suikast odağının doğrudan kendisi ile birlikte devlet otoritesi olması dolayısıyla istihbarat gücünü artırmaya çalışmıştır. Ardından saray içerisindeki görevlileri gözden geçirerek kadrolarda kısmi değişikliklere gitme kararı alır. Resul Efendi de bu karar dahilinde Halife Padişah’ın sarayında görevlendirilmiştir. Resul Efendi, II. Abdülhamid’in yemeklerini (padişah yemeden önce) kontrol eden kişilerden biridir. Resul Efendi böylelikle Saray’dan ayrılana dek Sultan’ın en yakınındaki isimlerden biri haline gelir.
Çeşnicibaşı olarak sarayda hizmet veren Resul Efendi, Sultan II. Abdülhamid’in 25 Nisan 1909 tarihli tahttan indirilmesi olayından sonra Saraydan ayrılmak zorunda kalır. Yaşamının geri kalanını Suriçi’nde fotoğrafçılık ile uğraşarak sürdürür.
Kendisinin bir süvari olarak yetişmesi dolayısıyla askeriyeyle doğrudan ilişkisinin bulunması ve bunun yanı sıra bölücü Ermeni faaliyetlerinin ne denli tehlikeli olduğunu da katıldığı toplantılarda kalemiyle, sözüyle izah etmiştir.
Özellikle Taşnak Ermenilerinin ağırlıkla Doğu ve Güney Doğu bölgelerinde büyük sorunlar teşkil ettiğinden bahsetmiştir. Ermeni teşkilatlanmasının ilerleyen süreçte Ruslarla olası münakaşa halinde problem teşkil edeceğine de değinmiştir. Taşnak örgütünün Anadolu’daki faaliyetlerinde Rusların da ortaklaşa işbirliği gerçekleştirdiğinin izlerini anlatmıştır. Aşiretlerin ayrı yaşamak yerine Hamidiye Alaylarında olduğu gibi bir hareket etmesi gerektiğine değinmiştir. 1910 yılında İttihat ve Terakki tarafından Hamidiye Alayları’nın adı yapılan bir düzenlemeyle Aşiret Süvari Alayları olarak değiştirilmiştir. Resul Efendi’nin isteği eskisi gibi Doğu’da aktif roller oynaması üzerineydi.
İttihat ve Terakki Partisi’nin ileri gelenlerinden ve Karakol Teşkilatı’nın kurucularından biri olan Kara Kemal’in tasarrufu üzerine El-Aziz (Elazığ) Vilayetine geçerek orada Ermeni gruplaşmalar ve silahlı örgütlenmeler üzerine bir süre hizmet verir. Oradan da memleketi Pütürge’ye geçer. Burada Ermeni nüfusunun giderek artmaması ve silahlanmaması için bölge aşiretleriyle irtibat sağlayarak yarı askeri -paramiliter bir oluşum kurar.
Kendi aşireti Babik Aşireti mensupları bu grubun amacına uygun hizmet eder. Aşiretlerin Taşnak oluşumlarıyla gayrinizami mukavemete giriştikleri bilinmektedir. Bu paramiliter mücadele ardından Taşnak örgütünün silahlarına, mühimmatlarına, levazım araç-gereçlerine ve önceki silah finansmanlarına el koymayı başarırlar. Bölgede de bu nüfuzlanmayı çatlatmışlardır.
Pütürge’nin eski isminden adını alan “Şiro Çayı” üzerinde en kanlı mücadeleler gerçekleşir. Aşiret güçlerinin dikkatini bu bölgeye çekmesindeki sebep Taşnak örgütü mensubu teröristlerin bölgenin su kaynaklarını kesmek istemek suretiyle köylüleri susuz bırakmak ve dirençlerini kırarak bölgesel bir isyanın meydana gelmesine ön ayak olmak en büyük amaçlarıdır. Aşiret süvarilerinin yanında kendisine bu saboteyi yapmaya kalkışan Taşnak mensuplarına yönelik halk da ayaklanarak Aşiret Süvarilerinin yanında mücadele verir. Böylelikle bölgede Ermeni direnci kırılmış olunur.
Ancak I. Genel Savaş sebebiyle 25 Mayıs 1915 yılında çıkarılan Tehcir Kanunu (asıl amacı bölgenin otoriter istikrarını sağlayabilmek adına potansiyel militarist grup olan Ermenilerin bölgeden uzaklaştırılmak istenmesidir) dahilinde göç ettirilen Ermeniler içerisinde sağ kalan ve daha sonra Hınçak örgütü destekçisi haline gelenlerin Fransa’nın Akitanya Nouvelle-Aquitaine bölgesinde bulunan Gironde departmanında yaşadığı bilinmektedir.
1916 yılında gerçekleştirilen Fransız-Ermeni Antlaşması neticesinde Bordeux ile birlikte Marsilya’da yaşayan Ermenilerin, Ermeni Lejyonu adıyla oluşturulan gönüllü birliklerde yer aldığı bilinmektedir. Lejyon yalnızca Türklere karşı bir savaş verecekti ve hiçbir şekilde acıma duygusu gütmeme taahhüdü ile Fransız donanmasından ayrılan 10.000 Frank ile finanse edilen kamplara yerleştirildi. Duygusal ikileme düşenlerin ise doğrudan Fransız Savaş Bakanlığı tarafından idama sürükleneceği açıkça her gönüllü için belirtilen bir kıstastır.
Bu aşiretler Aziziye Nişanı ile gururlandırılırken, Resul Efendi ise dönemin valisi Bulgaristan doğumlu İbrahim Ethem Akıncı tarafından Aksoy soyadı ile taltiflendirilmiştir. Aksoy soyadını El-Aziz (Elazığ) ve Malatya yöresinden kimseye verilmemek suretiyle Resul Efendi’ye takdim edilmiştir. Böylelikle Resul Efendi, Aksoy soyadını en büyük madalya olarak ailesi ile birlikte üzerinde taşımıştır.
Resul Aksoy’un 7 çocuğu bulunmaktadır. En büyük oğlu Kara Harp Okulu’ndan mezun Kurmay Albay rütbesi ile emekli olmuştur. Kendisi ise 8 Kasım 1941 yılında 68 yaşında Malatya’nın Pütürge ilçesinin Babik Köyü’nde vefat etmiştir ve mezarı da bu köyde bulunmaktadır.
NOT: Pütürge ve Doğanyol bölgesinde bilinen, tanınan isimlerin biyografileri [email protected] adresine gönderilirse, doğruluğu araştırıldıktan sonra sitemizde yayına verilebilir.